Kasaba ve Yalanlar

Doğan Hızlan – Hürriyet

Kasaba hayatın cenderesidir
Kasabayı anlatan öyküler benim ilgimi çeker. Gönül Kıvılcım’ın Kasaba ve Yalanlar öyküler toplamına da yabancı kalamazdım.
Okuyunca; kasabanın kabusunu, taşlaşmış ilişkileri, sevgisiz karı-koca hayatını, dedikoducu, çıkış kapısı arayan, sürekli kapıları ruhuyla bedeniyle, cinselliğiyle zorlayanların öykülerini gerçekten başarılı buldum.

Gönül Kıvılcım’ın; içinde gizli bir ironi taşıyan dilinde, Tomris Uyar ustalığını sezdim.
Kasabayı, edebiyat tarihine yerleştiren, oradaki insanları bir roman kahramanına dönüştüren yazarlarımızın önemlilerini yeniden anımsayalım:
Kemal Bilbaşar’ın Cevizli Bahçe’si ile Yeşil Gölge’si, Türkiye’deki siyasetin kasabadaki izdüşümünün çok başarılı eserleridir.
Selim İleri’nin unutamadığım senaryosundan filme çekilen Kırık Bir Aşk Hikáyesi de, ikiyüzlü kasaba ahlakının duyarlı bir eleştirisidir.
Necati Cumalı’nın Mine’si, gene bir kasabada halkın aşkı kaba bir ahlakla yargılayışını dile getiriyordu. Atıf Yılmaz, romanı sinemaya aktarmış, başrolleri Türkan Şoray ile Cihan Ünal paylaşmıştı.
Son yıllarda, kasaba, köy yeniden romanımıza, hikayemize giriyor.
Genç yazarlar, eski kuşağın anlayışından çok farklı olarak, toplumcu gerçekçi bir dünya görüşünün kalıbı içinde sıkışıp kalmıyorlar. İnsan unsurundan yola çıkarak, herhangi bir edebiyat akımının eşliğine sığınmadan yazıyorlar.
Türk edebiyatında köye, kasabaya bu yeni bakışın, başarılı olduğunu, bu genç yazarların farklı bir yaklaşım getirdiklerini rahatça söyleyebilirim.
Kitapların başındaki sözlerin, esere yansıyacağı kanısındayım ben. Gönül Kıvılcım’ın kitabının ilk sayfasına aldığı söz Roland Barthes’dan:
‘Aslında yalnızca çocukluk döneminin memleketi vardır.’
Öyküleri okudukça, her satırda bu sözün doğruluğunu hissettirdiğini fark edeceksiniz.
Uçtu Uçtu Çocuk Uçtu’dan bir bölüm, kitabın genel havasını özetliyor:
Çocukluğum, kapının önündeki suskun pabuçlara benziyor. Doğduğum kasaba, sokaklar, verandalı ev. Geniş meydanlar, yıkık dökük parklar ve ilkokul binası. Günlük yaşamda benzerine rastlanmayan bir sessizliğe gömülmüşler. Kasabanın yollarını adımlıyorum. Aşağı-yukarı, yukarı-aşağı. Uykudaki bir çocuk kadar sakin kasabayı uyandırmak için.’
Anlatımın ayrıntılardaki önemini çok iyi biliyor Kıvılcım. Sözgelimi, ‘karşı apartmanda bir kadın makine halısının tozunu silkeliyor,’ cümlesi, ailenin ekonomik durumunu, konumunu okura tanımlamış oluyor.
Cinsellik, erotizm boyutlarında veriliyor. Ben edebiyatta her zaman kasabadaki kapalı devre yaşamların taşıdığı cinsel potansiyelin yansımasını sevmişimdir:
‘Kasabanın kadınları ıslak bir iç çamaşırını elden ele geçiriyorlar. Bir oğlan çocuğunun ıslak donu.
Çocukluğumun suskun dehlizine iç çamaşırlarına sürünmeden giremiyorum.’
Kitapta en beğendiğim öykü, Kasaba ve Yalanlar.
Kıvılcım’ın kasabanın boğucu havasını, küçük bir sarsıntıyla yıkılacak aile düzeni içindeki çocuğun yerini iyi aktardığı kanısındayım.
Anlattığı hangi kasaba?
‘Kasabaya yaklaşıyorum. Kızılırmak’ı çoktan ardımda bıraktım. Anayoldaki tabela, adı sanı belli bir kasabanın sınırları içinde hareket ettiğimi haber veriyor. Nüfusunun çoğunluğunu mecburi hizmetle gelenlerin oluşturduğu lanet bir kasabanın.’
Kasabada ikinci aşklar…
Yasak aşk mı demeli, aykırı bir hava deliği olarak mı yorumlamalı, yoksa kaçışın cinsel sığınakları olarak mı özetlemeli…
Kafes Faresi Salih, gazetede yayınlanan cinayet haberinin ardındaki insani unsuru ortaya çıkarıyor.
Gönül Kıvılcım, olayın değil, olaydaki insanların ardındaki ayrıntılı dünyalarına önem veriyor.
Evet, M. Hızlı, güvercinlerini çaldığı S. Çalışkan’ı öldürdü.’
Yazar, bunun ardındaki insani dokuya değiniyor:
‘Mustafa’nın Salih’le can ciğer arkadaşlığının, onu bütün kuşkularına rağmen, mahir bir kuşçu olarak yetiştirmek için döktüğü onca dilin, terastaki içki sohbetlerinin, kadınsız dünyalarına renk veren tutkularının, hırsızlığa kalkışırken, cinayeti işlerken yaşadıkları tereddütlerin esamisi okunmuyordu. Bu yüzden de haber asık suratlı, kaskatı ve yaşamın yumuşaklığından uzaktı.’
Evet bir cinayet haberinde, yaşamın yumuşaklığı.
Kasaba ve Yalanlar’da yedi öykü var: Uçtu Uçtu Çocuk Uçtu, Kasaba ve Yalanlar, Kafes Faresi Salih, Irmağa Kurulu Salıncak, Çocukluğa Yolculuk, Deniz Tutması, Devlet Memuru.
‘Yalanlar Evi’nde yaşadığını fark edenler, itiraf edebilenler, bunu bilinçaltına hapsedenler.
Öyküleri seveceksiniz.

 52 total views,  2 views today



Twitter
Instagram